Görüntülemekte olduğunuz kategori: "Yazı Dizesi"
24 Mar 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 7

…kötülüğün kaynağını irdelemek lazım. Olaylara baktığımız zaman etrafımızda olup biten her şeyin, bir sebebi ve sonucu olduğunu artık anlamamız şart. Yani ben hayatımda yaşadığım ne varsa, bunların hepsi kendi seçimlerim sonucu. Bu bakış açısı bazı noktalarda insan psikolojisine zarar verebilir. Mesela ilişkileri ele alacak olursak, ayrılan iki sevgiliden biri ve bozulan iş ortaklığından ortaklardan biri sadece kendini suçlarsa; bu durum insan psikolojini bozmak için birebir zemin oluşturmakta. Bende tam anlamıyla bunu yapalım demiyorum zaten. Sadece kendi kusurlarımızı görelim, kendi hatalarımızı bilelim ve bunları kabul edelim diyorum. İşte o zaman erdemli birer birey haline gelmiş oluruz. Böylece başkalarının fikirlerine saygı duymayı ve başkalarının bizim fikirlerimize saygı göstermesini sağlamayı başarabiliriz.

Devamını Oku »


2 Mar 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 6

Bölünmüşlüğün ve aradan geçen bir ayın üzerinden, tekrar yazmayı deneyeceğim… Günümüzün gençlerinin, diğer bir deyişle hiç eskimeyecek olan tabiriyle zamane gençlerinin internetten edindiği kötü davranışlardan bahsetmiştik. Bunların yanı sıra iyi kısımlarını alanlar da var muhakkak. Kötü davranışları alanlardan bahsetmeye hiç gerek yok. Aslında bir parça onları anlamaya çalışabiliriz. Aralarında halen ümit vadedenler olabilir diye, örneğin şu anda polis tarafından aranan bir tinerci çocuğun, neden bu durumda olduğunu analiz etmek üzere senaryolar oluşturabiliriz. Bu çocuk öksüz mü kaldı, sokağa mı atıldı. Hayatta ne gibi zorluklar yaşadı. Sokakta sürekli hor görüldüğünden kendini savunmak için otomatik oluşturduğu korunma kalkanının altına mı sığındığından böyle bir durumda? Diğer çocuklar gibi neden okula gidip, oyuncaklarıyla veya sokaklarda arkadaşlarıyla oynayıp, çocukluğunu doya doya yaşayamadı. İşte bu soruların cevabı, kötülüğün kaynağını…


29 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 5

Nerde kalmıştık? Evet 80’ler nostaljisi yapacak değilim. Ancak bu toz pembe dünyada da aslında gerçekler yer almaktaydı. O zamanda fahişeler vardı ve erkekler eşlerini aldatıyorlardı veya evli kadınlarda eşlerini aldatıyorlardı. Sadece bu tür olaylar çok fazla vuku bulmuyor, bulsada ayyuka çıkmıyordu. Hatta evliliğin kutsal bir müessese olduğu düşüncesinden ötürü, eşler ne bok yerlerse yesinler. Görmemezlikten, duymamazlıktan geliyordu. Özellikle de kadınlar. Tabi bu her zaman böyle değildi, elbet… O yüzden töre vs bir sürü şeyin ardından adliyelerde namus davası diye yankılar ve kan davası gibi haykırışlar duyulmaya başlanmıştı ki, bu durum günümüzde hâlen popülerliğini kaybetmiş değil.
Devamını Oku »


21 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 4

Gün içerisinde aldığımız basit kararların nasıl gerçekleştiğini biraz da olsa algılayabilmeliyiz. Bir çoğunu otomatik pilotta yapıyoruz. Bazıları sanki alışkanlık gibi olmuş hayatımızda, hatta yürümek gibi, beynimiz o kadar mükemmel bir organ ki sadece hayati fonksiyonlarımızı yerine getirmemizi sağlayacak elektrik sinyallerini yorumlamanın yanı sıra, aynı zamanda bir spam mail filtresi gibi bazı hareketleri otomatikleştirip, hayatı kolaylaştırmamıza olanak sağlıyor ve farkında bile olmuyoruz. Bu konuyu detaylandırarak boğmak ve boğulmak istemem… Ancak biraz üzerine konuşmak isterim. Şu an bu yazıyı yazarken bile, klavyeye bakmadan otomatik bir şekilde yazmamızı sağlıyor bu mükemmel organ, tıbbı anlamda bakacak olursak bir çok iç organın kontrolü onun otomatik kontrolleri içerisinde yer almakta. Mesela nefes almayı unutmuyoruz. Dünyaya geldiğimizde standart beyin donanımımız da yer alan otomatik fonksiyonlardan değil de sonradan öğrenip ve otomatikleşmiş olanlardan bahsetmek istiyorum. Yürümek, bisiklete binmek, yazı yazmak, konuşmak, yüzmek, okumak ve tabi ki duygular. Korku, heyecan, tedirginlik, sinir, mutluluk, nefret,… bunun gibi bir sürü duygu veya hissiyat. Hatta sınırlarımızı zorladığımız taktirde 5 duyu organımızı bile kontrol etmemize olanak sağlıyor. Yani beyin gelen sinyalleri yorumlayıp bize hissiyat olarak çevirdiğinden, istersek soğuğu hissetmeyebiliriz… Her neyse bu konuyu belki başka bir zaman ele alabilirim. (Soğuğu istersek hissetmeyebiliyoruz, ancak bu vücudumuza zarar vermemize engel teşkil etmiyor….)
Devamını Oku »


Sayfalar:«12345»