19 Tem 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 15

« »

02.05.2016 Pazartesi
 
hey

19.07.2016 Salı
 
En son hey diye yazmışım ve öyle kalmış. Aradan iki ayı geçkin süre geçmiş. Bu aralarda fani sorunlar ve mutluluklar yaşanmış ve yaşanmakta.

Kelimelerimi sıralarken, aşağıda başında kutucuklar olan önceden yazılmış başlıklarım var. Şimdi ele alacağım konu ise, ‘risk analizi yapmak bizi hayallerimizden mi uzaklaştırıyor?’

Soru gayet açık aslında. Fakat risk analizi kişiden kişiye göre değişmekte. Bir ekonomistin risk analizi ile ev hanımının risk analizi birbiriyle uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen, temel çıkış noktarı aslında aynıdır. Demem o ki, risk analizi aslında yapmamız gereken şeyleri yaparken yaşayacağımız sorunların neler olabileceğinin düşünülüp, bunlara karşı önlem almak adına çıkartılan listeye denir. En azından benim yapmış olduğum tanım bu şekilde. Sözlük tanımını hiç merak etmiyorum…

Tabi bunu yapmak için, öncelikle belli bir tecrübeye sahip olmak lazım. Ardından sonraki adımları hesaplayabilecek bir düşünme sistemi formülüne ve son olarak yaşanmış tecrübeleri iyi dinleyip veya gözlemleyip buralardan sadece dip notlar çıkarmak gerekiyor.

İşin içine biraz denklem yani matematik katmak gerekiyor. Hey hey bir saniye…. Ben matematiği sevmem mi dedi birileri… Aptal olma…! Matematik hayatın her yerinde.

<ALINTI>
Güncel hayatımızda çoğu zaman matematiğin işe yaramayacağını düşünürüz fakat hayatımızdaki matematik bizimle birlikte doğar. Matematik bizim genlerimizde vardır, DNA’larımızın dizilişi bile matematiksel kurallara göredir. Matematiğin güncel hayatımızda çok önemli bir yeri daha vardır, bu da temel ihtiyacımız olan beslenme ile ilgilidir. Annelerimiz yemek yaparken yemeği belli ölçülere göre yapar. Örneğin kabın büyüklüğüne göre tuz atarlar, bu da matematikteki oranlar konusuyla aynıdır. Matematiğin hayatımızdaki rolü bu kadarla sınırlı değildir. Hayatımızın her alanında matematik vardır. Alış-veriş yaparken ölçüleri sürekli olarak kullanırız. Zaman birimleri ise hayatımızın tamamen bir parçası haline gelmiştir. Hatta matematiğin tarihimizde bile büyük yeri vardır. Kazandığımız tüm zaferler matematik sayesindedir. Tüm savaşlarda ordular vardır ve ordular belirli kurallara göre hareket ederler. Orduların onluk düzeni de matematiğin bu alandaki rolünü göstermektedir.

Matematik tüm meslek alanlarında da işimize yarar. Örneğin: terziler dikim yaparken ölçüleri kullanırlar, mimarlar evimizi oluştururken açılardan yararlanır. Teknolojik aletlerin çalışmasında da matematiğin yeri büyüktür. Birçok teknolojik aleti kullanırken verdiğimiz komutlar matematiksel komutlardır.

Matematiği dinlenirken bile kullanırız. Örneğin: Fazla matematik çalıştıktan sonra biraz rahatlamak için mola verdik ve bu molada müzik aletimizle küçük bir şarkı çalıp, ardından da sudoku çözdük. Aslında bu moladaki hedefimiz matematikten kaçmaktı fakat yine başaramadık. Müzik çalarken notaların ölçülerini anlamak için tam sayıları kullandık ve sonra sudoku çözmek için tamamen matematik kullandık. Yani hayatımızda matematikten kaçmak imkânsızdır.
</ALINTI>

İşte bu yüzden, hayatımızda risk analizi yaparken, illa ki belli başlı kuralları, rakamları ve formülleri kullanma ihtiyacında oluruz. Bu da matematikte sonra bizi biraz yazılımcı mantığına itmektedir. Yazılımcı mantığı veya sonraki hamlesini yaparken, karşısında oturan kişinin; yapılacak olan hamleye karşı cevabının ne olacağını düşünen bir satranç oyuncusu…

Peki ya basit yaşamak. Biz illa hayatı Fringe gibi veya Scorpion tarzı yaşamak istiyor olabiliriz.

Hatta orada var olan hayatları gözlemlediğimizda, her ne kadar bir tanesi bilim kurgu diğer ise, gerçek hayattan alıntı bile olsa. Adamlar nelerle uğraşıyor. Ben neler yapıyorum ve benim güzel ülkemin güzel insanları nelerle uğraşıyor sorularını yanıtlayıp, kendimi moron gibi hisssetmeme sebebiyet veriyor.

Tekrar yazmaya başlamak sanırım en güzeli, beni en çok rahatlatan şey bu olsa gerek. Yazmak sonu olmadan istediğim kadar, gerçekten keyif verici. Kelimelerin bitmesi veya anlamsızlaşması tamamen parmaklarım ucunda. Bazen sesimden sıkılıyorum. Bazense çok uzun yazdığım zamanlarda, aynı kelimeleri haddinden fazla tekrar ettiğimden dolayı sıkılıyorum. Mesela bir ker daha “kelime” kelimesini kullanırsam. Bu paragrafın benim gözümdeki değeri tamamen yok oldu gitti. Artık bu paragraf afilli değil. Güzel değil, cazip değil. Hatta düzenlenmesi veya silinmesi gerekiyor.

Sanırım bütün hayatım mükemmeliyetçilikten doğan memnuniyetsizliğe dönüşüyor. Bu da mutlu olmamı daha da zorlaştırıyor. Hatta bunu başarmam çoğu zaman belki de ufak bir mucize… Akılda sürekli neden şöyle olmadı ki, neden böyle olmadı ki soruları olduğu sürece veyahut şöyle olabilirdi. Ya da böyle olsa daha iyi olacaktı…. gibi gibi gibi…

Risk analizimin temelinde yukarıdaki memnuniyetsizliği yaşamamak adına öngörülmüş olayların aritmetik ortalamasına yakın değerlere göre tasarlanmış gelecek planları yer almakta. Ama ufak bir değişken ona atanan limitlerin dışına çıktığında. Bütün formülün dengesi bozulabiliyor. Bu da beni deli ediyor. Bütün bu formül geçersiz olmuş oluyor. Yeniden tasarlanması, kontrol edilmesi ve tam anlamıyla daha kusursuza yakın tasarlanmış olması gerekiyor. Tüm bunları yapmak mümkün değil…

Farklı bir bakış açısıyla bakıldığında zaten kusursuzlukta olmamalı. Kusursuzluk olsaydı. Şu anda büyük bir kaosun içerisindeydik aslında. Kusursuzluk olsaydı zıtlıklar kavramı yok olur ve Dünya’nın dengesi sekteye uğrardı.

— Kısa kestim, dışarda işim var. —

« »

Sizde yorum yapabilirsiniz.