7 Nis 2016 -
Yazı Dizesi
Yorum Yok


Kısım 11
Sanırım akıllı olduğunu iddia eden insanların, kendilerini klonlayabiliyor olmaları lazım. Mesela ben kendimi klonlamak isterdim. Niye? Çünkü ben zekiyim ancak bir o kadar da salağım. Saçma bir şekilde ve hiçbir mantığa dayandırmadan, bir klon okula gider diğeri işe gider demeyeceğim. Bu cümle bir ortaokul öğrencisinin ağzına daha çok yakışırdı. Bunun yerine kendimce mantıklı sebeplere dayandırarak olayı açıklığa kavuşturmak istiyorum.
En az 2 tane Ati olmalı… Neden?
Bir Ati’nin çalışması gerekiyor. Düzenli bir maaşa yani gelire sahip olması gerekiyor. Ev işleriyle ilgilenmesi gerekiyor. şu anda rutinde yapılan tüm zamansal sıkışıklıkta yaşanan dertleri çekiyor olması lazım. Sosyal hayatı olmamalı, geçim derdi olmalı. Kendine zaman ayıramamalı vs vs vs.
Diğer Ati’nin ise; geleceği planlayıp, diğer Ati’nin g.tünü kurtarması lazım. Bu nasıl olacak? Şöyle ki, Ati’ler risk almayı sevmez. Sebebine gelince gerçek dünya da maalesef CTRL + Z tuşlarına aynı anda basınca hiçbir işe yaramıyor. Geri alamıyoruz yaptığımız şeyleri. İşte bu yüzden ikinci Ati, bir iş kurmak için gerekli analizleri yapmalı, ne alacağız, ne satacağız, kimden, nasıl ve ne zaman sorularını cevaplamalı. Sonra iş ortağıyla birlikte işin başında durup, o işi kurmalı. Yani işin tüm süreçlerinde bulunmalı. Aynı zaman da birinci Ati ile işbirliği içersinde güçleri birleştirip, ek iş yapmalılar sermaye biriktirmek için…
İşte bu koşullarda Ati’ler birbirlerinin götünü kollamış olur. Özetle iki Ati, bir Ati’nin götünü ancak kollayabiliyor. Göt sağlama alındığında ise; rahat rahat istenilen birçok şey yapılır. Birinci Ati işten çıkar, ikinci Ati’nin yanına gider ve tekrar tek Ati haline dönerler…
Bütün bunlar olsa çok güzel olurdu. Ama işi fantastik, bilim-kurgu tadında bir hikaye gibi düşünmek gerekirse, Ati’ler birbirlerini yerdi ve ortalık kan gölüne dönerdi. Keza henüz klonlama teknolojisi olsa bile günümüzde insanlığın kullanıma; insan haklarına uygun olmadığı için sunulmadı. Aynı zamanda maliyetler de söz konucu. Pardon en önemlisi ise; günümüzde halen insan klonlaması olayı uçuk filmleri seven gençlerin uydurması diye anlandırılıp, böyle bir algı oluşturulmakta.
Bu yüzden bazı filmlerin piyasaya çıkması, gerçeklerin birer film senaryosu gibi gösterilerek, halkın kandırılması çok da güzel oluyor. Bazı çatlaklar da, var aslında “Bilmem kaçıncı bölge var. Nan hipnoza da yok diyordunuz aslında var. Işık hızı…” vs vs diyenler… Detaylara girmiyorum. Kolaylık olsun diye hemen kendimce 3 kısımda sınıflandırıyorum. Bilim kurgu seven liseli ergenlerin hayal gücü, “yok onlar hep film” diyenler ve “aslında var da neyse” diyenler.
“Aslında var da neyse” diyenler aralarında kaça ayrılıyor bilmek ister misiniz?
-Kesinlikle katılıyorum, merak eden kendi araştırsın.
Esas meramıma geri dönecek olursam;
- Risk almayı seven bir adam değilim.
- Yedek planlarım olmadan yaşayabilen bir adam değilim.
- Severek kullandığım kalemin bile yedeği olmadan yaşayamam.
- Herkesin bilmediği Third Party kullanışlı yazılımları araştırmayı ve çözüm sunmayı seven bir adamım.
- Anında birden çok çözüm üretilen bir adamım.
- Sunacağım çözümlerim dinlenmeyecekse atlatmaktan hoşnut olmayan ama dayanamayan ve yine de anlatmaya çalışan bir adamım. Yani -söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil- hesabı.
- Bir çok şeyi önceden tahmin edip, hesaplayabilen bir adamım.
- Kimisine göre de ukala ve burnunu her şeye sokan biriyim. Öyleyim itirazı olan mı var? Bildiğim şeyi sonuna kadar savunurum, arkadaşım! smile
Tüm maddeleri unutun. Beni, onu, şunu – bunu unutun.
İnsan ilişkileri ve planlar. Anlaşabilmek ve aynı’ya en yakın stilde düşünebilmek. Mesele bu.
Örn, Ben kırmızı arabayı çok severim. Şimdi benim aklıma ford mustang geliyorsa, senin aklına ferrari gelmiş olabilir…
İşte bu ve oluşabilecek tüm ihtimaller… Dikkat! Hesaplanabilen ihtimaller değil, ihtimallerden doğması muhtemel maksimum olasılıklar. Zihnimizde olan ana fikri bütünüyle aktarmanın yolunu bulduğumuzda, telepati vs. O zaman sıkıntı kalmayacak.