21 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 4

Gün içerisinde aldığımız basit kararların nasıl gerçekleştiğini biraz da olsa algılayabilmeliyiz. Bir çoğunu otomatik pilotta yapıyoruz. Bazıları sanki alışkanlık gibi olmuş hayatımızda, hatta yürümek gibi, beynimiz o kadar mükemmel bir organ ki sadece hayati fonksiyonlarımızı yerine getirmemizi sağlayacak elektrik sinyallerini yorumlamanın yanı sıra, aynı zamanda bir spam mail filtresi gibi bazı hareketleri otomatikleştirip, hayatı kolaylaştırmamıza olanak sağlıyor ve farkında bile olmuyoruz. Bu konuyu detaylandırarak boğmak ve boğulmak istemem… Ancak biraz üzerine konuşmak isterim. Şu an bu yazıyı yazarken bile, klavyeye bakmadan otomatik bir şekilde yazmamızı sağlıyor bu mükemmel organ, tıbbı anlamda bakacak olursak bir çok iç organın kontrolü onun otomatik kontrolleri içerisinde yer almakta. Mesela nefes almayı unutmuyoruz. Dünyaya geldiğimizde standart beyin donanımımız da yer alan otomatik fonksiyonlardan değil de sonradan öğrenip ve otomatikleşmiş olanlardan bahsetmek istiyorum. Yürümek, bisiklete binmek, yazı yazmak, konuşmak, yüzmek, okumak ve tabi ki duygular. Korku, heyecan, tedirginlik, sinir, mutluluk, nefret,… bunun gibi bir sürü duygu veya hissiyat. Hatta sınırlarımızı zorladığımız taktirde 5 duyu organımızı bile kontrol etmemize olanak sağlıyor. Yani beyin gelen sinyalleri yorumlayıp bize hissiyat olarak çevirdiğinden, istersek soğuğu hissetmeyebiliriz… Her neyse bu konuyu belki başka bir zaman ele alabilirim. (Soğuğu istersek hissetmeyebiliyoruz, ancak bu vücudumuza zarar vermemize engel teşkil etmiyor….)
Devamını Oku »


20 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 3

Sinirli sinirli yazmaya başladığım hiçbir şeyi düzeltmediğim için sorun yaşar mıyım acaba? İnsan sinirliyken kırıcı olabilir. En son isteyeceğim şey kırıcı birine dönüşmek ve yanlış anlaşılmak. Neden yazıyorum sorusuna hiçbir zaman verecek bir cevabım olmadı. Yazmayı seviyorum. Anlamlı veya anlamsızca birçok kelimenin ard arda sıralanıp, bir şeyler ifade etmesi. En güzeli şu meşhur film ve dizilerdeki gibi beynimizde ki görüntü ve düşünceleri paylaşabilmek olurdu.

Zaten insanoğlunun yıllarca tek derdi anlaşılabilmek olmadı mı? Ortak zevklerin arayışında değil miyiz hep…! Şarkılar olsun, filmler… Kısacası sanat kültür ve mesleki olarak en iyi anlaşabileceğimiz ve en iyi anlayabileceğimiz kişi ile bir ömrü paylaşmanın derdindeyiz. En güzeli de o kişiyi bulunca başta değerini bilsek de, sonrasında illa ki kavgalar yaşamamız oluyor. Tamam kavgalar ilişkilerin tadı, tuzu, biberi ve olmazsa olmazları…
Devamını Oku »


19 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 2

Ufak bir öğle yemeğinden sonra yazmaya devam…

Aslında sıkılıyorum hemde çok. İtiraf edeceğim belki milyonlarca kez belki sadece ruhum dolduğunda, ağırlığını kaldıramaz hale geldiğimde… Onu çok özledim. Her zaman, o ve ben bir arada olduktan sonra herşeyin üstesinden gelebileceğimize inandım. Çoğu zaman da yanılmadım. Şimdi arasa beni, -sana ihtiyacım var gel- dese ne olurdu? Ne olacak onun yüzünden ritmi bozulan kalbim ‘koşarak git! otobüse vs binerek, bekleyerek zaman kaybetme.’ diyecek. Beynim ise; “mal mısın olum sen, o seni yüzüstü bıraktı gitti. S.ktir et!” diyecek. Sonra kendimle savaşa gireceğim. Mantığım kazanacak tabi ki yanına birazda erkeklik gururu ekleyelim. Sonra ise daha çok acı daha çok acı. Peki ya diğer ihtimal. Hakikaten s.kerim dünyayı deyip koşarak gitsem… Herşey yoluna mı girecek. Düşünceleri olmayan zavallı kalbim… Seni şapşal! Sonrasında diğer şapşalın mantığı devreye girip, ‘Ati ben seni çağırdım ama yanlış yaptım beni yanlış anlama’ vs…

Herneyse sonuç olarak anlık bir şekilde sonu hesaplanamayan en az 5, 6 hikaye daha yazabilirim buraya. Ama hiçbirinin sonunu mutlu bitiremem…

Devamını Oku »


19 Oca 2016 - Yazı Dizesi    Yorum Yok

Kısım 1

Ekran boşken, şu anda yazı yazdığım Evernote ekranı bana “ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor.

Ne mi düşünüyorum. Çözümleri bildiğim halde neden uygulamayıp veya neden uygulayacak gücü kendimde bulup, bir yerlerden başlamıyorum.

Hayatımda sıfatı belli olmayan bir kız var ve boktan bir ilişki düzeyimiz var. Nezih mi yoksa derya da mı çalışıyorum belli değil ama o da boktan, o kadar sorumsuzca yaşanıyor ki burada ki günler bende halen çözmüş değilim. Boşa geçen günler olarak adlandırıyorum. Kendime ayırdığım zaman mı? Öyle bir zaman yok ki… Herşey külfet olmaya başladı. Akşam yatmakta… Sabah kalkmakta… Depresyon mu yaşadığım bilmem… Yoksa çabalamak mı…

Devamını Oku »